6 Eylül 2016 Salı

ÇİN ÖYKÜLERİ-YEN-CHİH

YEN-CHİH 16 yaşındaki Yen- Chih yaşıtları evlenmiş olmasına rağmen henüz evlenmemişti. Çünkü onun ailesi bilge bir aile değildi. Komşusu Wang adlı kadın ise evlenmiş, kocası dışarıya iş için gitmişti. Kadın da fırsattan ifade evlenmezden önce de gönül eğlendirdiği Hsü adında bir adamı evine alırdı. Günün birinde Wang ve Yen-Chih birliktelerken oradan geçmekte olan Ou adında bir bilge geçer. Yen-Chih gözünü bu adamdan alamaz. Bu adam evlenip dul kalmış biridir. Wang kızın ona baktığını gördüğünde onun için bu adama ulaşacağını söyler. Ama aradan uzun zaman geçer. Wang dediğini yapmamış, Yen-Chih’de yataklara düşüp günden güne erimektedir. En sonunda Wang Hsü’ye olan biteni anlatıp Ou ile konuşmasını ister. Ancak Hsü bundan yararlanıp gece kendisini Ou olarak tanıtıp kız istememesine rağmen ısrarla kızın odasına aldırır. Kız ise bunu kabul etmez ancak babasıyla gelip düğün gününde buluşabileceklerini söyler. Hsü kıza askıntılık yapar ve kendisiyle tekrardan görüşeceklerine dair söz olarak zorla bir terliğini alır. Ancak bu terliği sonradan kaybeder. Terliği bulan Mao adında biridir. Bu adam da Wang’aya ısrarla asılan ama hep ret alan biridir. Bu adam da Yen-Chih ile gönül eğlendirmek için gece evlerine gider ancak yanlış odanın penceresinde konuşunca kızın babası Pien durumu fark eder ve kavga etmeye başlarlar. Kavga esnasında baba ölür. Kız çığlıklar içindedir. Soruşturma açılır. Başta kız Wang’ın başını belaya sokmamak için ondan bahsetmez. Sonra Wang’ın da işin içinde olduğu anlaşılır ama Wang Yen-Chih’i ahlaksız olmakla suçlar. Derken bu süreçte Yen-Chih hapse atılır. Ou, Wang ve Hsü işkenceden geçirilir. En sonda tüm olanlar iyice anlaşılıp, Hsü memuriyetten atılır. Mao ölüm cezasına çarptırılır ve Yen-Chih ile Ou’nun evliliğine karar verilir.

5 Eylül 2016 Pazartesi

Ferenc Herezeg-Bizans

Oyun İstanbul Fatih tarafından kuşatılırken, o bölgedeki ve saraydaki insanların imparator Konstantinle olan ilişkisini ele alır. Saray halkının çoğu gizliden gizliye fatihe destek verir ve konstantinin kesin yenilgisini kabul edip bundan sonraki süreçte kendileri için çıkar yollarını aramaktadırlar. Kimisi imparatoru yakalayıp fatihe teslim edip onun gözüne girmeyi düşünmekte, kimisi de Fatihe savaşta gizlice yardım edip savaştan sonra kendi yerini sağlamlaştırmaya çalışmaktadır. Ancak bunların hiç biri imparatorun yanında bunu belli etmemektedir. İmparatoriçenin kendisi bile kendisini fatihe hazırlamaktadır. Saraya fatihin elçileri gelir. Bu elçiler arasında onun sultan Ahmet de vardır. İmparator Konstantin tüm halkının saray hanedanı da dahil olmak üzere Fatihi desteklediğini görüp ihanet içerisinde olduklarını gördüğü için bu elçileri öldürtür. Bunun üzerine Fatih saraydan hiç kimseyi hayatta tutmaz herkesi öldürtür.

Ferenc Molnar-Pal Sokağının Çocukları

Pal sokağının çocukları ve diğer bitişik mahalledeki çocuklar kendi aralarında kendi dünyalarını kurmuş, kendilerine kurallar uydurmuş bambaşka bir dünyada yaşıyor gibidirler. Pal sokağında oturanlar Pal sokağı çocuğu olarak adlandırılmakta, bunların kendilerine ait yeşil kırmızı bayrakları, başkanları vardır. Bu sokaktaki her çocuğun belli bir rütbesi vardır. Üsteğmen, asteğmen, çavuş, yazman… Diğer mahalledekiler de kırmızı gömlekli olarak adlandırılmakta ve onların da aynı şekilde kendilerine ait komutanları ve erleri bulunmaktadır. Bu iki çocuk grubu birbirine düşmandırlar ve her iki grubunda kendine ait alan ve sınırları vardır. Bu sınırları aşmak birinin diğerine savaş açması demektir. Pal sokağı çocukları arasında Nemeçek denen sıska, cılız bir çocuk vardır ki aralarında er rütbesinde olan tek çocuk odur ve orduların tüm ayak işlerini o yapar ve herkes tarafından küçümsenir. Günün birinde kırmızı gömleklilerden Pastor adı verilen çocuk Nemeçek’in oyuncağını çalar ve böylece bu savaş sebebi olur. Her iki taraf da anlaşarak savaş için ortak kurallar koyar. Bu arada Nemeçek Pal sokağı çocuklarından Gereyb’den şüphelenir ve onu takip eder. Ve anlaşılır ki Gereyb onlara karşı ajanlık yapmaktadır. Ancak Nemeçek onları gözetlerken yakalanır ve suya batırılma cezası alır. Böylece Nemeçek çok kötü hastalanır. Buna rağmen Nemeçek tekrardan düşman ordusunun içine atılır ve cesaretle onlara karşı koyup Gereyb’i herkesin gözü önünde casusluğu dolasıyla yerin dibine batırır ve düşmanının hayranlığını kazanır. Ama o günden sonra da hastalığı artar ve yatağa düşer. Bu arada iki grup arasında savaş başlar. Stratejiler yapılmış, özenle tasarılar hazırlanmıştır. Pal sokağı çocukları kırmızı gömleklilerin kimisini kulübeye kilitlemiş ama tam kırmızı gömleklilerin lideri onları kurtaracakken Nemeçek ortaya çıkar ve onu engeller.ve kahraman ilan edilir. Ama baygın hale yatırılır. En sonda da hastalığa dayanamaz ve ölür. Böylece kendi birliğinin ölmez bir kahramanı haline gelir.

Von Kleist-Micheal Kohlhaas

Micheal Kohlaas kendi halinde yaşayan iki çocuk sahibi, adalet ve hak düşkünü biri olarak tanınan bir at tüccarıdır. İyi beslemiş atlarını komşu kentte satmaya götürürken bölgenin kontu diğer kente gidişi için yasal olmayarak pasaport ister ve onun atlarını orda alıkoyar. Micheal bir uşağını orda atların bakımını yapması için bırakıp bir pasaport çıkartmak için geri döner. Ancak aradan birkaç gün geçtikten sonra uşağı neredeyse ölü bir halde çiftliğe geri döner. Uşak orada iyice dövülmüş, atlar tarlalarda çalıştırıla çalıştırıla oldukça zayıflamışlardır. Olanları tam olarak anlayabilmek ve uşağının yaptığı herhangi bir yanlışlık yüzünden olanların gerçekleşmemiş olduğunu anlamak için Micheal, uşağını detaylı bir sorgulamadan geçirir. Ama anlaşılan şudur ki Trolka baronu keyfi gücünü kullanıp tüm bu haksızlığı yapmıştır. Bunun üzerine kendisi şatoya gider ancak çok kötü muamele görür. Micheal hakkını aramak için mahkemeye dava açar. Ancak kendisine hiçbir şekilde geri dönüt verilmez. Tüm yasal mercilere başvurur ancak kendisine gelen cevap atlarını gidip oradan alması ve meseleyi tamamen kapatması yoksa başının derde gireceğidir. Baronların hem mahkemede hem de elektör Prensle akrabalık bağı olması Micheal için işleri zora sokmaktadır. Micheal çaresizlik içinde kıvranmakta ne yapacağını bilememektedir. Karısı kendisinin mahkemeye gidip onun adına başvurmanın daha yararlı olacağını söyler. Micheal bunu kabul eder. Ancak karısı birkaç gün içerisinde oradan çok kötü bir muameleyle döner ve hastalanır. Birkaç gün içerisinde de ölür. Bunun üzerine Micheal çocuklarını uzak bir kasabadaki akrabalara gönderir ve tüm çiftliği satar. Bütün uşaklarıyla beraber baronun şatosuna gider ve şatoyu ateşe verir. Şatodaki pek çok insan ölür. Mallar talan edilir. Ancak baron oradan kaçmayı başarır. Micheal her tarafa başına gelen olayları anlatan ve baronun kendisine verilinceye dek köylerin ateşe verileceğini bildiren yazılar astırır. Bunu gören halkın kimi ona destek olur. Kimi de yakılan köylerden ganimet almak için bu birliğe destek olur. Böylece Micheal’ın gücü artmakta ve daha büyük alanları ateşe verip dehşet yaratmaktadır. Üzerine askeri birlik ve ordular da gönderilir ancak Micheal’ın gücü epey büyüdüğü için onu yenemezler. Martin Luther kendisine karşıt yazılar astırınca, Micheal onunla gizlice görüşür. Onun aracılığıyla elektör Prens ve diğer hükümet büyükleri Micheal’ın önerisiyle barona karşı dava açılıp kendisi ve yandaşlarına da af çıkartmak koşuluyla, Micheal birlikleri dağıtır ve hükümetle görüşmelere başlar. Hükümetle görüşmeler devam ederken Micheal’ın adına bir grup tekrar köy yakmalara saldırmalara başlar. Bunun üzerine hükümet kendisine karşı kuşkulanır. Micheal’da hükümetin kendisine verilen sözleri tutmayacağını anladığından bu birliğe bir mektup yollar ve tekrar kendilerinin lideri olacağını söyler. Ancak bu yazışma hükümet tarafından ele geçirilir ve Micheal idama mahkum edilir ancak bununla beraber baron 2 sene hapis cezası alır. Böylece Micheal ölüme giderken hakkını almış olmanın rahatlığıyla hayata gözlerini kapar.

Mikszath-Konuşan Kaftan

Osmanlı sultanı hâkimiyeti bölgesindeki ve Tatar Türklerinin çoğunlukta olduğu bölgeye yakın bir Macar kenti sürekli olarak Türklerin akınına uğramaktadır. Bu durum bazen kentin ileri gelenlerinin kaçırılıp sonra fidye istenmesi ya da kadınların kaçırılması şeklindeydi. Bazen de aracı hiçbir şey olmadan doğrudan yüklü miktarda mal ve para istenirdi. Bu yüzden bu şehre başkan olan herkes ya öldürülür ya da kaçırılırdı. Bunun doğal sonucu olarak da kimse başkan olmak istemezdi. Günün birinde belediye konağında başkan seçimi yapılırken orada geçmekte olan Mihaly Lestyak adında delikanlı onların sözüne karışır. Kimileri ona bu karışmadan kızsa da konuştukları ilgi çekici olduğu için onu da meclise alırlar ve Lestyak belediye başkanı olarak seçilir. Lestyak’ın babası da bir terzidir. Lestyak başkan olur olmaz hemen onlarca öküz ve tay aldırır. Hepsini de bir güzel süsler. Sonra da sultan Mehmet’le evlenmek isteyen kızlardan en güzel 4 tane seçeceğini söyler. Tüm bu işleri yerine getirdikten sonra Lestyak saraya yollanır. Zor da olsa Sultan Mehmet’in karşısına çıkar. Getirdiği mücevher ve tüm hediyeleri gösteren Başkan sultanın ilgisini çekememiştir. Ama Sultan Lestyak’ın getirdiği kızları görünce canlanır. Sultan kendisinin ne istediğini sorunca Lestyak, bulundukları kentte Türkten güç sahibi birinin oraya atanmasını ister. Çünkü bu şekilde onların korumasına sığınacak olup akınlardan bertaraf edeceğini düşünmektedir. Ve ikinci olarak da kendilerinden sonra Sultandan ricada bulunacak olan düşman yan kentlilerin ne dilerse dilesinler dilediklerini yerine getirmemesidir. Sultan birinci dileklerini yerine getirebileceğini ama ikincisi için kesin olarak yerine getireceğine dair söz verir. Sonradan öğrenilir ki komşu kenttekiler onların kentine bir Türk kurulunun kurulmasıymış. Sultan da dileklerini yerine getirmeyeceğine dair söz verdikleri için kendisinin isteği de yerine getirilmez. Ancak kendilerine süslü bir kaftan hediye edilir. Başkan bu işten dolayı kenti epey bir zarara uğratmış olur. Bu arada sultana vermiş olduğu dört kızı biri olan Czinna oradan kaçıp başkana geri gelir. Ama başkan kasabaya döndüğünde kendisini iyi şeyler beklemediğini bildiği için kızın kılık değiştirerek oradan kaçmasını ister. Geri döndüğünde kendisi hapsedilir. Yeniden düşman askerleri kasabalarına gelip onlardan mal ve para istediklerinde Lestyak’ı hapisten çıkarıp kaftanı giydirirler ve düşman askerlerinin bulunduğu yöne gönderirler. Yolda Lestyak Czinna ile karşılaşır. Czinna Lestyak’ın düşman içine girmesine razı olmaz. Kaftanı kendisi giyer ve düşmanın liderinin karşısına çıkar. Kaftanı gören türk hemen kaftan etekliğini öper ve buyurun der. Czinna ise hemen buradan gitmeleri ve bir daha bu kasabayı rahatsız etmeyin der ve kasaba bu beladan kurtulur. Lestyak kaftanı alarak kasabaya geri döner ve kaftanın gücünü anlatır. Böylece Lestyak yeniden başkan olur ve bir daha kasabaya hiçbir akınıncı gelemez. Gelen herkes kaftanı görünce hemen geri çekilir. Böylece Lestyak çok ün salan muktedir bir lider olmuştur. Üstelik Lestyak Czinna ile evlenmek de istemektedir. Günün birinde Lestyak’ın babası kasabalarına gizlice gelen iki gezgin için bu kaftanın aynısı dikmek ister. Gizlice kaftanı geceleri alıp bu kaftanın aynısını yapar. Ve onu gezginlere yüksek miktarda paraya satmak üzereyken kendisinin ve gerçeğin arasında hiçbir fark olmadığını düşünüp gerçeği gezginlere verir. Ve paraları alır. Sonraki günde yine kasabaya akıncılar gelir ve bu sefer de Lestyak’ın babası kaftanı giyip düşmanı savurmak ister. Ama baba başı kesilmiş halde atın üzerinde kasabaya gönderilir. Çünkü kaftanın üzerinde Şeyhülislamın mührü yoktur. Bunun üzerine işler kızışır ve buna sebep olan kişinin Czinna olduğu ortaya çıkar. Ve idam cezasına çarptırılır. Czinna tam idam edilmek üzereyken atlılar gelip onu kaçırır. Bu kişilerin Lestyak ve adamları olduğu düşünülür. Lestyak ve Czinnadan bir daha haber alınamaz. Ve gerçek kaftan bu olaydan 200 yıl sonra o kasabaya bir antikacının elinde geri döner. Ama kaftanın artık bir değeri kalmamıştır.