18 Nisan 2018 Çarşamba

Bir Devrimcinin Portresi Mahir Çayan'ın Hayatı ve Fikirleri-Tarkan Tufan


Kitap, ikinci dünya savaşından sonra Dünya ve bilhassa Türkiye’de devrimsel alandaki gelişmeleri ve önemli olayları kısaca anlatmaktadır. Türkiye’de sol mecralarca oluşmuş kurumların, oluştuğu şartlar, devrim liderleri, bu arada gerçekleşen 60, 70 darbeleri ve bu süreçteki kuşağın yapıp ettiklerinden kısaca bahseder. Aynı zamanda Vietnam işgali, Küba’daki Devrim gibi Türkiye’deki o dönemin sol taraflı kuşağın kendilerini örnek aldığı olaylara da değinilmektedir. Tüm bu süreçlerde Mahir Çayan’ın yeri irdelenmekte olup, onun kurduğu silahlı örgüt ve çalışmalardan bahsedilmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki kitap Türkiye’nin devrim tarihini yüzeysel bir biçimde ifade ediyor.

14 Nisan 2018 Cumartesi

Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği-Milan Kundera


Thomas, cinsel anlamda sahiplenmek duygusunu içinde barındırmayan biridir. Böylece kendini tek bir kadına bağlamaz, pek çok farklı kadınla ilişkisi olur. Kadına bağlı kalmak fikri dahi onun açısından kabullenilecek bir durum değildir. Ta ki hayatına Tereza girene kadar. Tereza ile tanıştıktan sonra dahi ona bağlı kalmayı enine boyuna sorgular durur. Nihayetinde Tereza onun için erotik dostluktan öte biri olur ve nihayetinde onunla olan ilişkisi kendisi açısından hiç beklenmedik bir şey olsa da evlilikle sonuçlanır. Ancak bu evleniş onun önceki ilişkilerinden alıkoymaz. Bir yandan içinde Terezanın sevgisini taşır, diğer yandan pek çok kadınla erotik ilişkilerine devam eder. Bu durum Terezaya ağır gelse de elinden bir şey gelmemektedir. Ancak bu durum düşlerine girip onu sürekli rahatsız etmektedir. Çoğu defa Tereza Tomas’ı terk etmek girişiminde bulunup başını alıp gittiyse de bir şekilde tekrardan beraber yaşamaya devam eder. Aynı şey Tomas içinde geçerlidir. Tomas kaç defa onu terk ettiyse de, ondan uzakta onun yokluğunu hisseder duruma gelir. Tereza ise Tomas’ın tersi biridir öyle ki sadık olmanın da ötesinde Tereza başka erkekle cinsel ilişkiden korkar haldedir. Bunun sebebi de geçmişinde yatmaktadır. Tereza’nın annesi babasını terk eder. Babası siyasi nedenden ötürü hapse atılıp, kısa süre sonra ölür.Tereza annesiyle yaşar. Ama annesi cinsel konularda olabildiğince açık biridir ve ayıp-utanç anlamında hiçbir değere sahip değildir neredeyse. Öyle ki annesi Tereza!yı kaza sonucu yapmış oldukları bir yaratık olarak görmektedir. Bu da Tereza’nın kişiliği üstünde oldukça olumsuz etki bırakmıştır. Kitapta ayrıca Franz ve Sabina’nin ilişkilerinden de bahseder. Sabina, Tomas’ın erotik dostlarından biridir. Franz ise Sabina için karısını terk eder. Ancak Sabina’da Tomas gibi kendini birine bağlayan biri değildir. Böylece Franz ortada kalır. Bu arada Çekoslovakya Sovyet işgali altındadır. Bu yüzden de bahsedilen kitap kahramanları sürekli bir göç halindedir. Fransa, İsviçre,Amerika… Kitap Sovyet rejimin kendilerini ne şekilde baskı altında bıraktığını gözler önünde serer. Ayrıca bu yapıt evlilik, aile tek eşlilik gibi kavramları kahramanları ile sorgulatıyor okuyucularına…

7 Nisan 2018 Cumartesi

Shakespeare-Macbeth


İskoç ordularında komutanlar olan Macbeth ve Banquo, Norveç ve diğer düşmanlarına karşın zaferle dönmüştür. Kral Duncan buna çok sevinir. Macbethin geldiği akşamı oğulları Malcolm ve Donalbain’le beraber onlara konuk olurlar. Onlar gelmeden önce Macbethe üç cadı görünmüştür. Cadılar Macbethin yazgısında önce Cowdan beyliği, sonra da krallık olduğunu söyler. Cadılar ayrıca Banquonun yazgısında soyundan geleceklerin kral olacağını ama Macbethinde soyundan gelecek bir hükümdar olmadığını söylerler. Macbeth bunu karısına söyler. Karısı Macbethi kralı ortadan kaldırmakla kışkırtır. Adam ise başta ürkek olsa da cadıların kehanetinin de etkisiyle onu ortadan kaldırmaya karar verir. Böylece bir plan yaparlar. Her ne kadar kral onlara minnettarlıklarını gösterip onlara iyi davransa da o ve karısı herkesi sarhoş edip kralı öldürürler. Sonraki gün soylulardan Macduff gelir ve durumu görür. Macbeth cinayeti onun adamlarının yaptığını söyler. Bu arada korkan kralın oğullarından Malcolm İrlanda, diğeri de İngiltereye kaçar.böylece Macbeth suçu onların üstüne yükler. Bu olaydan sonra Macbeth kralın hayaletini görmeye başlar. Ve bu bzen diğer insanların gözleri önünde olur. Macbeth Banquo hakkında söylenen yazgıdan korktuğu için onu ve soyundan gelen herkesi öldürtmek ister. B ölür. Ama oğlu Fleance kaçmayı başarır. Bu arada Malcolm İralndada hükümdar dedesinin yanın gider. Orada dedesi ona 10.000 kişilik bir ordu verir. Ve Malcolm ve dedesi bu arada da olanları iyi okuyan Macduff da oraya gelmiştir. Macbeth Macduffun tüm ailesini de öldürür. Onun sürekli bu öldürmelri kendi uyruğundakileri ona karşı tebada isteksizlik doğurur. Bu arada Lady Macbeth hastalanmış, kıpırtısız bir şekilde istemsiz hareketler yapıp, hayaletlerle konuşur ve en sonunda da ölür. Bu arada Macbeth yine cadılara danışır. Cadılar ormanın ayaklanıp kendi kalesine yürümediği sürece kendisinin korkmaması gerektiğini ve onu öldürecek olan şeyin anadan doğma bir şey olmadığını söyler.  Bunun üzerine Macbethin kaygısı yatışır. Üzerine gelen ordulara rağmen h,iç bir şey yapmaz. En sonunda da ordu ormandan ağaç dallarını keserek kendilerine kamuflaj yapar ve Macbethin adamları ona orman hareket ediyor diye haberdar eder. Bunun üzerine M kaygılanmaya başlar. Derken savaş başlar. M’nin kimi adamları taraf değiştirir. M de delicesine savaşır ama korkusu yoktur çünkü anadan doğmaların kendisine zarar veremeyeceğini düşünmektedir. M Macduffla dövüşürken Macduff ona doğmadığını onu erken olarak anne karnından çıkarmış olduğunu söyler. Ve m cadılara inanarak büyük hata yaptığını anlar. Kale alınış m, Macduffan tarafından öldürülmüştür. Malcom kral olmuştur.

Shakespeare-Yanlışlıklar Güldürüsü


Aegeon’la evli olan Aemilla ikiz erkek çocuk doğurur. Onların bir de henüz bebekken kendilerine bağışladıkları ikiz kardeş olan uşaklar vardır. Bu aile bir gemi yolculuğundayken bir kaza olur. ve çocuk ve uşaklar kazadan sonra kaybolur. Sonraları Sıracusalı Antipholus babasına kavuşurken Ephesuslu Antipholus baba ve annesini hiç görmez. Anne ise çocuklarından ayrı, bir manastıra rahibe olmuştur. E.A kendi şehrinde herkesçe tanınan ve sevilen bir adamdır ve Adriana adlı bir kadınla evlidir. Günün birinde karısına sürpriz yapıp Angelo adlı bir kuyumcudan altın bir zincir yaptıtıp götürmek ister. o gün de S.A  ve uşağı S Dromio bu kente gelir. Bu arada babaları da bu kente gelmiştir. Ama duke Solinusun verdiği karara gördüğü bu kente ticaret için hiçbir S ‘li gelmeyecektir. Babaları yakalanmış ve idam ettirlmek istenmektedir. Babası ise oğularını aradığını söylemektedir. S.A kente geldiğinde insanlar kendisini tanır ona selam verir konuşur çünkü onu E.A zannetmektedirler. E.A’nın karısı Adriana onu yemeğe çağırır kocam der. S.A ise olanlara anlam veremez. S.D ise o evin mutfak çalışanı kendisine kocam der. Bu arada E.A eve girmeye çalışır. Ama kapıda bekleyen S.D onu eve almaz. E.A ise uşağının kendisini eve almadığını zanneder. Böylece evden gider ve bir fahişenin evine gider. Bu ararda kıyumcuya zinciri olduğu yere göndermesini ister. Kuyumcu onun evine gelir zinciri S.A ya verir. S.A ise neler olduğunu kavrayamaz. Ama yine de zinciri alır. Bu arada Adrianayı karısı olarak kabul etmez bunun yerine Adrianın kız kardeşi Lucianaya sarkıntılık eder. Kadınlar E.A nın kafayı yediğini düşünür. Bu arada S.A bu kasabadan gitmek ister. uşağına boş gemi olup olnmadığını sormasını ister. uşak gider. Bu arada kuyumcu ve E.A tartışırlar. E.A kendisine zincir gelmediğini söyler . kuyumcu ise zinciri kendisinin vermiş olduğunu söyler. Derken polis çağırır ve E.Ayı tutuklatır. E.A yolda S.D yi görür onu kendi uşağı zanneder, uşakta onu efendisi zannederek ona boş gemi olduğunu söyler. İkisi de birbirini anşayamaz E.A, S.D yi karısınn evine gidip serbest kaşmasını sağlayacak parayı karısından istemesini söyler. S.D nin kafası karışır ve eve gider parayı bulur. Ama bu sefer de yolda S.A yı bulur ve parayı verir. S.A bu olanlara yine anlam veremez. Derken L ve A  E.A nın delirdiğini düşünür ve doktor Pinchle beraber E.D ve E.A yı yakalar eve kapatırlar. Bu arada S.A ve S.D görğnğr karısı onların evden kaçmış olduğunu düşünür. Tekrar onları kovalarlar. Onlar da bir manastıra sığınır. Karısı onun peşinden gider ama rahibe onların girmesine izin vermez. Derken oradan Dük geçer. Kadın derdini düke anlatır kocasının içerde olduğunu söyler. Bu arada E.A ve E.D evden kaçar ve karşılarına gelir. Bu un üzerine kocasının manastırdan kaçmış olmasının mucize olduğunu düşünür A. Derken manastırdan S.A ve S.D de gelir, o sırada idama götürülen Aegeon olanları anlar. Ve tüm yanlış anlaşılan şeyler ortaya çıkar yaşlı adam idamdan kurtulur.

Shaw-Bir Çuval İncir


Oyunda Magnus adında bir kral ve Proteus adında bir başbakanın liderliğinde bir parlementonun Kralın yetkilerini kısıtlaması çabaları anlatılır. Bakanlar krala ultimaltom verirler. Kral çaresizdir. Herkes onun pes edeceğini düşünür. Meclis ve kral arasındaki bu çekişme sürerken ABD’nin İngiltere’yle birleşme planı vardır ki bu da kralı kaygılandırır. Bu arada kralın karısını aldattığı bir kadın vardır. Kadın kendisiyle evlenmesini ister. Adam ise kendisinin evlenilecek biri olmadığını söyler. Herkes kralın pes etmesini beklerken kral meclisi fesh edip tahtı bırakacağını yerine oğlunu getireceğini, seçimleri yeniden yapacağını ve kendisinin de milletvekili adayı olacağını söyler. Bunun üzerine milletvekilleri sinirlenir ve ultim atomdan vazgeçer.

Shaw-Sezar ve Kleopatra


Mısır kralı kızı tarafından öldürülmüş, geride 10 yaşında Ptoleme ve 16 yaşındaki Kleopatra kalmıştır. Bunlar henüz çocuk olduklarından ikisi arasındaki taht savaşı daha çok ikisinin etrafındaki insan topluluğunun çıkar çatışmasıdır. Durum böyleyken Sezar Mısır’a gelir. Sfenksin önüne gelir. Kleopatra bu arada Sezar’ın Mısır’a gelişini duymuş, çocuk masumluğuyla da çok korkmuş ve sfenkslerin kanatlarının birinde gizlenmektedir. Sezar Kleopatra’yla orada karşılaşır ve konuşmaya başlarlar. Kız çok korktuğunu Sezarın geldiğini, Romalıların kendilerini yiyecekleri gibi çocukça şeyler söylerler. Kızın Kleopatra olduğuna güçlükle inanan Sezar ona oldukça nazik ve merhametli davranır. Ordu da Sezarın arkasından gelince Kleopatra onun Sezar olduğunu anlar. Sezar, Kleopatrayı yanında tutar ve ona nasıl kraliçe olunabileceğinden bahseder. Böylece Sezar Kleopatra nın hayranlık ve sevgisini kazanır. Sezar Kleopatrayıda alarak Ptoletemenın bulunduğu yere gider ve daha önceden yapılmış bir devlet anlaşmasına göre kendilrine para verilmesini ister. Karşılığında da taht kavgasını bitireceğini söyler. Mısırlılar ise bunu kabul etmezler. Böylece savaş durumu başlar. Bu arada Sezar orada Lucius Septimusu görürü ki bu adam Pompeisu öldürmüştür. Ancak Sezar her zamanki affecilik, merhamet ve iyilikseverlik tavrıyla ona dokunmaz ve öç duygusunun kendisine yakışmadığını söyler. Sezarın bulunduğu saray kuşatılmıştır. Sezar denizden gizlice yüzerek fenere kaçmıştır. Kleopatra ise Sezar onu geride bırakmasına rağmen gizlice onun bulunduğu yere gelir. Çünkü kleopatra artık sezara bağlanmıştır. Sezara gelen destek kuvvetlerityle beraber bulunduğu bölgeyi savunabilmiştir. Aradan yıllar geçmiş Kleopatra artık çocukluktan çıkmıştır. Sezarla olan konuşmalarından oldukça olgunlaşmış ve gelişmiştir. Sezarın yakını Rufio Kleopatranın sezarı öldürme niyeti olduğunu düşünmektedir. Böylece Kleopatranın en yakını olan Ftatatima yı öldürtür. Sezar artık mısırdan çıkacaktır. Rufioyu geride orada vali ilan eder ve Kleopartaya Antoninuosu gönderme sözünde bulunur.

Somerset Maugham-Pasifik Öyküleri


MACKINTOSH
Sömürge adaların birinde yöneticilik yapan Walker yerlileri kendi çocukları gibi görür. Ancak bu adam oldukça geri kafalı ve bir o kadar da kabadır. Yerlileri öyle küçük görür ve öyle hakaretvari davranışları olur ki onlaraolan sevgisini onların kendine olan muhtaç durumu olarak algılar. Onun bir de Mackıntosh adında bir yardımcısı vardır ki bu yardımcı derinden derine ondan nefret eder. Günün birinde bu yönetici ile yerliler arasında bozuşma olur. Walker onları çok az bir ücrete bir yol çalışmasında çalıştırmak istemektedir. Ancak halk ücretin arttırılmasını istemekte çünkü zaten giderlerin devlet tarafından karşılandığını söylemektedir. Walker ise düşük ücret de ısrarlıdır ve en sonunda da başka bir köyden çok ucuza çalışacak başka birilerini işçi olarak getirir. Üstelik de tüm bu işçilerin yemeklerine de yerliler karşılamaktadır. Bu iş yerlilere o kadar masraf olur ki en sonunda Walker’a onları göndermesini ve kendilerinin de ücretsiz olarak yol yapımında çalışacağını söyler. Ancak Walker bunu kabul etmez. İşçileri istedikleri gibi göndereceklerini ama bu işçilerin daha önce sözleşmiş olduğunu ücretlerinin tekrar verilmesi gerektiğini ve bunu da halkın kendisinin vermesi gerektiğini söyler. Yerlilerden biri Mackıntosh’a gelir. Mackıntosh kasıtlı olarak silahını açıkta bırakır. Ve o yerli onun silahını alır. Mackıntosh her ne kadar sonun ne olacağını kestirip Walker’la zaman geçirip olacaklara engel olmak istese de en sonunda Mactıntosh öldürülür.
EDWARD BARNARD’IN SONU
Soylu ve zengin bir kıza iki arkadaş âşık olur. Kız da bunlardan bir tanesine âşıktır. Bu iki genç de aynı zamanda zengindir. Kız tarafını belli ettiği için diğer genç aradan çekilir. Ama her ikisinin arkadaşı olarak kalmaya devam eder. Genç başına gelen bir olaydan sonra parasız kalır. Bunun için de başka bir işe girişir. Bu işi için de başka bir ülkeye 2 seneliğe bir eğitime gitmesi gerekmektedir. Kız ve erkek ayrılmazdan evvel nişanlanıp sözleşirler. 2 sene sonlarına doğru adam kıza gelme bahsi etmez hiç. Hatta 2 sene geçtikten sonra bile böyle bir meseleyi mevzu bahis etmez. Bunun üzerinediğer genç neler olup bittiğini anlamak için oraya gider. Ve orada gördükleriyle şok olur. Çünkü adam daha ilk zamanlarda şirketten kovulmuştur ve başka bir işe girmiş ve tamamen değişmiştir. Artık hiçbir şeyi umursamaz olmuş, nişanlısını unutmuştur. Ve ayrıca böyle basit bir yaşamdan mutluluk duyduğunu belirtmektedir. Adam kızın yanına gelir ve olanları anlatıp kendisini de hala sevdiğini söyler ve böylece her ikisi bir ilişkiye başlamış olur.
YAĞMUR
Gemide yolculuk. Aksilik adaya çıkma. Doktor ve misyoner aile. Adada fahişe kadın. Misyoner onu yola getirmeye çalışma. Valiye şikayet. Onu oradan kovdurtma. Pişmanlık ve onu hep duayla yola getirmeye çalışma ve hep yalnız başına geç saate kadar onun yanında kalma. Tecavüz. Adam öldürtülme.


Stendhal-Lamiel-1-2


Lamiel,  çocuğu olmayan ama mirasçı bırakmak isteyen bir karı koca tarafından  yetimhaneden evlatlık edinir. Bu kız dış dünyayla pek bir iletişimi olmayıp pek sosyal olamamıştır. Ama ergenlik dönemi geldiğinde kendisin de farklı şeyler duyumsar ve sürekli sözünü ettiği aşkı merak eder. Bu yüzden de erkeklerle yakınlaşmaya başlar. Erkeklerler gizlice buluşup kendisine aşkı göstermesini ister. ama görüştüğü her erkek kendisi bu lafı söylediğinde kızarıp bozarır ve onu öperler. O ise yine de aşkın bu olmadığını düşünür. Böylece pek çok sevgili edinmiş olur. zaman içerisinde erkeklerin ona talip olması ve bu aşk gücü sayesinde kendisi onlara pek çok şey yaptırabileceğini görür. Böylece LAmiel baskın bir kız oluverir. Bir dükle tanışır ve düke olup olmayacak her şeyi yaptırır. Yine tanışdığı diğer erkekler için aynısını yapar ama yine de bunların hiçbirinden zevk almaz. Onun hoşlandığı tek kişi bir rahiptir ama rahipte kadınlara karşı çekingen davranır.

Storm-Fıçıdan Öyküler


YAĞMUR PERİSİ TRUDE
Fakir bir oğlan ve zengin bir kız birbirlerine âşıktır. Zengin olanın ekinleri depoda vardır ama diğerinin yağmurlarda hiç yağmadığı için tarlalar boştur ve ekinler yoktur. Bu kız ve oğlan evlenmek istemektedir. Ancak babası buna razı değildir. En sonunda babası eğer ki bu oğlan yağmur perisinden yağmur yağdırabilirse kızını ona vereceğini söyler. Adam çölde bir yerde bir cüce görür ve bu cüceden gizlice yağmur perisinin nerede olduğunu öğrenir. Kızla beraber oraya gider. Adeta büyülü bir dünyaya girerler. Orada yağmur perisini bulup yağmur yağdırtıp en sonunda da evlenirler.

BULEMANNIN EVİ
Bulemann tutu işiyle uğraşan adamdan kendisine bir ev kalır. Bulemann eskiden gemilerde çalışan bir adamdır. Evlenir ama söylentilere göre zenci karı ve çocuklarını satmıştır. Eve geldiğinde de beraberinde sadece iki getirir. Dışardan hiç kimseyle bir ilişkisi yoktur. Evi misafire tamamen kapalıdır. İnsanlardan hiç hoşlanmaz o derece ki bahçesinde oyun oynayan çocukları korkutup kaçırır. Kendisine gelen akrabaları da kovar. Bunun üzerine onun hizmetçisi evi terkeder. Kendisi tek kalır. Bu arada kedilerinde ilginç değişimler meydana gelir. Her biri sanki birer aslan oluvermiştir. Onu tırmalayıp zarar verir. Ayrıca kendisi evden kaçmaya çalışsa bile bu kediler buna izin vermez. Böylece adam odasında yıllarca aç susuz zayıflamış ve küçülmüş olarak kalır.

CYPRIANUSUN AYNASI
İyiliksever bir karısı olan kontun uzun sürece çocuğu olmaz. Çocuğu olup çocuk büyüdükten sonra da bir hastalığa yakalanıp yatağa düşer. Bu arada çocuğun başında bekleyen çok yaşlı bir bakıcı geçmişte de böyle bir şey yaşandığını anlatır ve bir öykü anlatmaya başlar. Öyküde yine iyi bir eş ve çocuğu olmayan bir kont vardır. Sonradan çocuk sahibi olan bu çiftin çocuğu bir hastalıktan yatağa düşer. Ünlü bir doktor gelip onlara bir ayna hediye eder. Aynanın geleceği gösterme özelliği olup iyiliksever olup iyi düşünenlere iyi şey getirdiğini söyler. Böylece çocuk iyileşir. Uzun bir aradan sonra kadının kocası aynanın üzerini kapatıp mahzen odasına attırır. Ondan sonra yıkımlar baş gösterir. Anne talihsizce ölür. Üvey anne gelir. Derken baba ölür. Evin yönetimini kadının uzak bir asker akrabası alır. Ve en sonunda da çocuk ölür. Kadın tüm bu olanları anlatırken ayrıntılar arasında ortaya çıkar ki kadının kendisi bu olayları yaşayanların torunlarındandır. Yine aynı şekilde babanın onlarla bir akrabalık bağı vardır. Bunun üzerine şatoyu araştırırlar ve bahsi geçen aynayı bulup hasta çocuğun yanına getirirler. Çocuk aynaya baktıkça iyileşir. Çünkü annesinin sevgisi bu güzel olayı getirir.

Storm-Kır Atlı


Kıyı bir kasabada insanlar can ve mal güvenliklerini sağlamak için deniz kenarına kendilerini ara ara şiddetle köpüren sellerden korumak için setler yapar. Bu yapım işlerin yöneticisi de set beyidir. Set beyi ne gibi çalışmalar yapılması gerektiğini hesaplayıp bölgedeki en yüksek karar mekanizmasıdır. O dönemde de Hauke Haukin adında bir delikanlı babasıyla beraber yaşayıp pek de becerikli biri değildir. Ancak Hauke Haukin’in hayali günün birinde set beyi olmaktır. Hauke kendi başına çoğu zaman hesap işlerini yapar, setler ne şekilde daha iyi olabileceği üzerinde düşünür. Set beyinin kızı Elke’de Hauke gibi hesap işlerinde iyi ve babasına yardımcıdır. Bunun üzerine kızı Elke’nin de biraz yardımıyla Hauke set beyinin yanına hem çiftlik işlerini yapmak hem de hesap işlerine yardımcı olmak için alınır. Hauke kısa sürede farkını ortaya koyup yeni fikirlerle set beyinin memnuniyetini kazanır. Ve ayrıca set işlerinde büyük başarılara imza atılmasına sebep olur. Set beyi ölür. Herkes Haukin’in set beyi olabilecek yetkinlikte olduğunu düşünür. Ama set beyi olabilmek için mal mülk ve çok da toprak sahibi olmak gerekir. Haukinin ie böyle bir mal varlığı yoktur. Haukin Elke ile evlenir. Elke babasından kendisine kalan tüm malları Haukine devreder. Böylece Haukinin set beyi olmasının önünde hiçbir engel kalmaz. Haukin set beyi olur. Pek çok yenilik de yapar. Ancak sürekli yaptığı yenilikler ve setleri daha güçlü kılmak için yapılan çalışmalar halk için biraz maliyetli olduğundan ve daha önce set beyi olmak isteyen eski yardımcı halkı sürekli ona karşı kışkırttığı için halk ondan soğumuş ve ona karşı tavır almıştır. Bu arada yıllardan çocuk sahibi olamayan Haukin uzun bir aradan sonra bir kız çocuk sahibi olur. Ama bu kız gelişimsel olarak hastalıklıdır. Bir de Haukinin kız bir atı vardır ki insanlar bu atın şeytani olduğunu düşünmektedir. Tüm itirazlara rağmen set beyi yeni bir set yapılması gerektiğine karar verir. Bu iş biraz maliyetli ve uğraşmalı olur. halk bu yüzden ona karşı iyice soğumuştur. Ama Haukin kendinden emindir. Çünkü sellerin aşamayacağı bir set yaptığını düşünmektedir. Aradan geçen bir süre sonrasında set beyi eski settede onarımlar yapılması gerektiğini düşünmektedir ama halk itiraz edince Haukin bu isteğinde çok da üstelemez. Günün birinde yine büyük bir sel ve dalga baskını ortaya çıkıverir. Haukin neler olduğunu anlamak için dışarı çıkıp setleri kontrol ettiklerinde kendi adamlarının yeni sette oyuk açmaya çalıştığını görür. Bu arada karısı ve kızı da onun yanına gelir. Sel eski setleri aşıp büyük zararlara sebep olur. Eski set ise sapasağlam yerindedir. Ama olay esnasında Haukin karısı ve kızı seller arasında kalıp boğulur.

Theodor Fontane-Effi Briest-1-2-3


Briest ailesinden Effi daha 16-7 yaşlarında oldukça haşarı ve ailesinin tak çocuğu olan bir kızdır. Günün birinde 50’li yaşlarını aşkın bir kaymakam olan İnsttetten Effi’yi ailesinden ister. Her ne kadar Effi çocukça bir yaşta olsa da anne ve babası bunu kabul eder. Evlendiklerinden sonra da Effi’nin çocukça davranışları bir müddet devam eder. Ancak bu davranışlar kocasının daha da çok hoşuna gider. Bu arada Binbaşı Crampas denen bir adam Effi’ye göz dikmiştir. Çünkü Effi henüz 17’lerinde ve çok çekici bir kızdır. Her ne kadar Effi kendini ondan uzak tutmasına rağmen aralarında gizli bir mektuplaşma durumları olur. Ancak Effi bu yaptığından suçluluk duygusu hissetmektedir. Bu arada bir kız çocukları da olur. Çocuk da büyür aradan 6 sene geçer. Effi artık olgunlaşmıştır. Kadın kurnazlığını kazanmakla beraber çocukça davranışları kaybolmuş çocuğu ve kocasını da sever. Ancak günün birin de kocası Effi evde değilken Crampas’la olan yazışmaları görür. Yapacaklarına karar veremez. Buna rağmen kendisi Effi’yi sever ama toplum nazarında konumu düşününce muhakkak Crampas’ı düelloya davet etmesi gerektiğine karar verir. Düelloda Crampas ölür. Herkes olaydan haberdar olur. Effi bir daha evine gidemez. O toplumun kendisine çizmiş olduğu kırmızı çizgiyi aşmış olduğu için herkes onu dışlar öyle ki anne babası dahil eğer ki onu evlerine alırlarsa başlarına gelecek şeylerden korktukları için onu evine kabul edemeyeceğini söyler. Böylece kadın tek başına daha sonra eski çocuk bakıcısı Roshiwata ile yaşamaya başlar. Aradan seneler geçer. Kadın çocuğunu çok özler ve onu görmek ister. bir bakan eşinin yardımı ve bu kadının artık bakan danışmanı olmuş kocasına ricasıyla Effi kızı Annie ile görüşür. Ancak görür ki kız babası tarafından kendisine karşı oldukça doldurulmuştur. Böylece kadın yataklara düşer hastalanır. Doktorunun anne babasını bilgilendirmesi ile anne-babası her şeye rağmen kızlarını eve kabul eder. Ve orada bir süre yaşamaya devam ederler. Ancak kadının kendisini sürekli ezik hissetmesi ve suçluluk duyguları duyması kendisini hastalığa daha çok düşürür. Ve günün birinde bu zavallı kadın genç yaşamında hayata gözlerini kapar.

Thomas Mann-Değişen Kafalar


Ninda ve Şrimanda aralarında su sızmaz ve birbirlerine canlarını dahi feda edebilecek denli iki dosttur. Ancak bu iki dost farklı kastlardandır ve Ninda sığırtmaç ve demir işçisidir, Şrimanda ise daha çok bir tüccardır. Şrimanda iyi eğitim almış bilgice daha üst konumda bulunur. Ninda ise boylu poslu kadınlara çekici gelen bir erkektir. Nindaki özellikler Şrimanda ve Şrimandadakiler Ninda da bulunmaz. Böylece her ikisinin eksiklikleri birbirini tamamladığı için dostluklarının asıl sebebi oluverir. Günün birinde çıplak olarak Ganj nehrinde kutsanan ve fiziksel olarak çok çekici olan Sitayı görür her iki arkadaş. Her ne kadar bu kadın her ikisinin de ilgisini çekse de Şrimanda bu kadın yokluğunda kendisinin dayanılamayacak derecede hasta kalacağını öne sürüp ölmek ister. ama arkadaşı Ninda kadını onunla evlendirmek için her türlü hazırlığı yapar. Kadını istetir, tüm törenleri yerine getirir. Ve Şrimanda Sitayla evlenir. Bu arada açığa vurmasa da Ninda Sitanın ilgisini çeker. Kocasının sevilerinde yetersizliğinden dolayı da tüm ilgisi Ninda’ya döner. Karısının bu gizli isteğini anlayan Şrimanda bir gün bir yolculuk sırasında bir tapınak görüp oraya gider. Ve kendini tanrıçaya kurban etmek bahanesiyle karısıyla olan ilişkisinden kendisini öldürüp onu Nindayla mutlu bir hayata bırakmak ister. Ama Şrimanda’nın başını kopardığını gören arkadaşı hem arkadaşına olan bağlılığından hem de eğer kendisi de öyle yapmazsa insanların onun karısına konmak için arkadaşını öldüren biri olarak düşünüleceğinden o da aynı şekilde başını kesiverir. Olanları gören Sita her ikisinin kendisi için dövüştüğünü zannedip kendisini asmak ister. Ama tam o sırada bir tanrıça kadına seslenir. Ve tüm olanların adamların dövüşmedikleri ama yine de Sita yüzünden öldükleri açığa çıkar. Bunun üzerine tanrıça başları yerlerine koymasını kendisinin onları dirilteceğini ama kadının da arabozuculuk yapmamasını ister. Kadın başları yerine koyarken birazda istemli olarak başları yanlış gövdelere koyar. Adamlar dirildiklerinde bir anlaşmazlık çıkar. Baş ve gövdeler değiştiği için, kimin Sitanın kocası olacağına karar verilemez. Şrimanda başı kocasının kendisi olduğunu üstelikde Ninda gövdesiyle kadına daha fazla mutluluk vereceğini söyler. Ninda başı ise gebe kadının çocuğunun kendi gövdesinden olduğunu söyler. Anlaşamadıkları için çilekeş bir münzviye gidilir. Ve karar koca Şrimanda başlı Ninda gövdelidir. Bunun üzerine Ninda baş Şrimanda gövde ormana bir yere herkesten uzak münzevi bir hayata başlar. Karı koca da adeta cennete düşmüş gibidir. Çünkü bilge baş ile zevk dolu bir vücut ile karı koca tam bir doyum yaşarlar. Ancak Şrimanda cüssseli gövdeli olmasına rağmen eski alışkanlıklarına devam edip kas işinde çalışmadığı ve diğer şeyleri de devam ettirdiği için gövde tıpkı eski kendi gövdesi gibi ve zayıf ve çelimsiz olur. bu da karı ve koca arasındaki ilişkiyi tamamen bozar. Kadın ormana Nindayı bulmaya gider. Ve orada adamla ilişkiye girer. Bunun üzerine Şrimanda da ormana gelir. Olanları görür. Ancak kadın çocuğun babasının bu gövdede olduğunu söyleyerek onu yumuşatır. Kadın ve her iki adam çokkocalığın kendilerine göre olmadığını ve içinde bulundukları durumun çıkış yolu olmadığını söyler. Ve kararlaştırarak Ninda ve Şrimanda birbirini öldürür. Üstünden Sİta kendini diri diri yaktırır. Çocuk ise tek başına büyür ve yetenekli bir çocuk olur.

Tolstoy-Çocukluk


Nikolanke 10 yaşlarında oldukça zengin bir ailede 2 kardeşiyle beraber yaşayan bir çocuktur. Abisi 12 yaşlarında Volodya, kız kardeşi Lüboçka. Bir de abisi yaşlarında annesinin eski bir arkadaşının kızı olan Katinka. Çocuklar evde özel öğretmenler tarafından eğitilir. Kızlara daha çok dans ve piyano dersleri, erkeklere ise daha çok diğer dersler verilir. Böyle varlık içine çocuklar büyüyüp gitmektedir. Öykü bu yaşantı içerisinde çocukların dünyasını yansıtan küçük olaylar olmaktadır. Annelerine bağlılığı, babalarına hayranlığı, öğretmenlerine saygısını, yaşadıkları masum aşkları heyecanları.  Çocuklar yaşları büyük olduğu kendileri de köyde oldukları için daha iyi bir eğitim için Moskovaya gönderilir.geride ise anne ve onu bebekten yetiştirmiş olup halen de yanında bulunan ve ona tüm sevgi ve saygısıyla bağlı olan natalya savişna kalır. Öğretmenleri Karl İvanoviç yıllardır çocuklarla beraber olduğu için onlardan ayrılmaya dayanamayacağını söyler ve böylece o da Moskovaya gider.Moskova da nikolanke ivinler dediği kendi akrabalarından olan kız çocuklarıyla tanışırlar. Bunlardan birine aşık olur. Ama nikolanke kendini beğenmediğinden kendine güvenen biri değildir. Nenesinin doğum günü sırasında evlerine yüksek tabakadan pek çok kişi gelir. Bunlar arasından Soniçka denen kız özellikle ilgisini çekmiştir. Onunla dans eder. Kız da ona sıcak davranır. Böylece çocuk bundan daha üstünü olamayacak derecede bu kıza tutulduğunu söyler. Babaları da kendileriyle beraberdir. Geride anne kalır. Babanın kumar alışkanlığı vardır. Büyükannede damadının gönül işi olduğuna inanır ve bu yüzden çocuklarla buraya gelmiş olduğunu düşünür. Geride kalan kadın hastalanır, ölecek duruma gelir. Moskovaya mektup yollar ve kocası ve çocukları hemen gelir. Anne ölür. Çocuklar geride kalır.

Tolstoy-Gençlik-1-2


Volodya’nın arkadaşı artık kendisinin de yakın arkadaşıdır. Hatta Dimitri’nin Volodyayla ilişkisi zayıflamaktadır. Bu ilişki Nikolenkayı biraz olsun değişime uğratmıştır. Daha bir olgunlaşmış ve üstün bir ahlak olabileceğini düşünmektedir. Her zamanki gibi Nikolenka yine düşlemlere dalmaktadır. Kendisi için yaşam kurallarım dediği notlar yazmakta, sonra onu düzeltmekte en sonunda da böyle kurallara bağlı yaşanılamayacağını düşünmektedir.Babası kumarda çok kazanmıştır ve kaybetme korkusuyla da bir daha kumar oynamayacağını düşünerek ve eğer kendisi Moskova da bulunsa kendisini tutamayacağını düşündüğünden kızları da yanına alır ve köye gider. Böylece N yalnızca abi ve St jerom’le kalır. N sınavlara çok sıkkın bir şekilde hazırlanır. En sonunda zorlu bir süreçten de geçerek bütün sınavlarını geçer ve üniversiteye girer. Böylece kendisine bir araba tahsis edilir. N Nubhodovu sevmezdi. Çünkü o ahlaksızca şeyler yapar ve abisini de buna sürüklerdi. Üniversiteye girişi kutlamaları sırasında N adamın biriyle tartışmaya girdi. Ve bir daha da o adamdan haber alınamadı. Babası N’ye azdığı bir mektubunda N’nin tanıdıklarını ziyaret etmesini ister ve kesinlikle gidilecekler listesi diye bir şey gönderir. N bunları tek tek ziyaret eder. Çoğu birbirinden değişik ailelerdir. Kimisi onu görmezden gelir, kimisi onu hoş karşılar. N en sonunda da Dimitrilerin evine gider, onlarla tanışır ve karşısında sıcak ve samimi bir aile bulur. Arkadaşı Dimitri orada bulunan Sergeyeve aşıktır.Ama bu kız kendisine çok çirkin gözükür. Arkadaşının kardeşi Varenka da ilgisini çeker.





Nikolenka bundan sonra sürekli Dimitri’lerin gider gelir olur. Ailesiyle de iyi ilişkilere sahip oldu. Kimi zamansa N Varenka’nın ilgisini çekmeye çalışır. Varenka çoğunlukla evde şarkı ya da piyano çalardı o da dinlerdi. N bu beraber daha zaman geçirmeden Dimitri’nin ani çıkışları olduğunu ve bu anlarda çok sinirli olduğunu görür. Dimitri kendisinin kötü bir insan olduğunu, başkalarının kendi yaptıklarına anlam veremedğini ama Lüboyka’nın kendisini anladığını ve kendisini daha iyi bir insan yapmaya çalıştığını bu yüzden onu sevdiğini söyler. Tatil gelmiş ve N köye gitmiştir. Köyü gören N burayı çok özlediğini görür ve çocukluk anıları göz önüne gelir. Kızkardeşiyle olan ilişkilerinde Volodya çok serttir. Onları insan yerine koymaz ve onlarla ciddi bir şey konuşulamayacağını düşünür. Ve onlara karşı aşırı korunaklıdır. N ise öyle değildir. Ama abisine kimi zaman öykünür. Piyanoyla ilgilenen N bu vasıtayla kızlarla biraz daha ilgili olur.Nikolenka kendisine Comme il Fault denen bir figür çizerki bu insan tipi kendisinin seviyesinde kendisiyle arkadaşlık kurulabilecek üstün insan tipidir. Köyde N’lerin Yepifanovlar denen komşuları vardır. Bu komşularıyla aralarındaki toprak davasından dolayı bir düşmanlık vardır. Bu Yepifanovlarda dul bir kadın ki kendisinin ahlakça ismi pek olumsuz olarak bilinir, bir oğul ve bir de kız vardır. Erkek zamanında subay iken annesi çiftlik yönetimini beceremeyip iflasa sürüklendiğinden gelir yönetimi devr alırve çiftliği geri kazanır. Köye gelen N babasının sürekli bu aileye gittiğini şaşkınlıkla görür. Kendileri de artık oraya giderler. En sonunda kendilerinin Moskova’ya gitmesinden bir gün önce o kadınla evleneceğini söyler. Volodya her ne kadar bu duruma kızsa da babasına karşı bir şey söyleyemez. Ve babaları piotr oldukça mutlu olmuştur. Onlar yeniden okula giderler. N operov denen biriyle tanışmıştır. Sınav vakti yaklaşır. Operov onu beraber çalışmaya davet eder. O da gider. Bu toplantılarda notlar yüksek sesle okunur diğerleri de dinlerdi ve sonrasında içki içmeler başlardı. N bu insanların hiç birinin Comme il Fault olmadığını düşünürdü ama her nedense hepsinin kendisinden her alanda daha fazla bilgili olduğunu görürdü. Ders çalışma konusunda ise onlara uyum sağlayamazdı ve o toplantılar kendisi için boş geçerdi. Bu arada Nehludovla ilişki zayıflamıştı. Bir gün Nehludovlara gittiğinde onun odasında Bezubedov denen tuhaf bir çocuk görür ve Nehludovun kendisinden çok onunla ilgilendiğini görür ve buna içerler. Sonrasında onunla bir tartışma başlar. Birbirlerine kırıcı sözler söyler ve en sonunda oradan ayrılır ve Nehludovla ilişkisi biter. Bu arada sınav yaklaşır. Sınavlara iyi hazırlanamayan N sınıfta kalır ve perişan bir halde eve gelir. Tekrardan kendine yaşam kuralları denen karalamalar yapıp asla jötülük yapmayacağını söyler.

Tolstoy-İvan İlyiçin Ölümü-Korney Vasilyev


İVAN İLYİÇİN ÖLÜMÜ
Öykü İvan İlyiç adında bir yargıcın ölümü üzerine onun iş arkadaşları olan yargıçların kendi aralarındaki sohbetiyle başlar. Adamın ölümünü duyan arkadaşları kendi aralarında onun boşalan koltuğundan dolayı rütbe değiştireceğinden, kimisi bu vasıtayla daha yüksek bir konuma geleceğinden kimisi de bu vesileyle değişecek koltuklarından boşalacak yere kendi akrabalarından birini getirme düşüncesiyle sevinmiştir. Bunlardan İvan İlyiç’in yakın arkadaşlarından Piyotr İvanoviç adamın evine gider. Cenazeyi görür. Bu arada adamın karısını Praskovya Fiyodorovna’yı görür. Kadın henüz adamın cenazesi kaldırılmamışken gelen arkadaşına dul maaşını nasıl alabileceğini söyler. Çünkü bu kadın para hırsıyla dolu bir kadındır. Öykünün devam eden bölümlerinde İvan İlyiç’İn ölmeden önceki hayatı anlatılır. İvan İlyiç dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğudur. Çocuklardan biri başıboş, bir baltaya sap olamamış biridir. Diğerleriyse memurluk kazanmış hayatlarına öykünebilecek bir yaşantı sürmektedir. Bu çocuklardan en parlağı İvan İlyiçtir. Kendisi düşük memurluk yapan kendisine yetecek kadar para kazanan biridir. Adam düzenli ve disiplinli ve olması gerekeni yapar kişiliği sayesinde işinde zamanla yükselir ve yargıç yardımcılığına yükselir. Bu arada Fiyodorovna’yla tanışır. Beraber zaman geçirirler. İvan özgürlüğüne düşkün arkadaşlarıyla sürekli zaman geçiren oyun oynayan ve eğlenmesini bilen biridir. Kendisi evlenmeyi düşünmese de kadının kendisine aşık olmasından sonra onunla evlenir. Başlarda evlilik iyi gitse de, Fiyodorovna huysuz biri çıkar, küçük şeyleri büyütür, hayatındaki en küçük şeylerden kocasını suçlar. Bu yüzden aralarında da şiddetli tartışmalar çıkar. Bu arada pek çok çocuk sahibi olurlar. Çocuk sahibi olduğundan karısını bakım işi için ondan beklentileri olur ama bu adamın özgürlüğünü kısıtlamaktadır ve ilgisiz davranmaktadır ama bu seferde karısının hışmına uğrar. Aldığı yüksek maaşa rağmen adam maddi olarak kendini zor durumda görmektedir. Bu yüzden gözü işte makam olarak daha da yükselmektedir. Adam bu yüzden bir araştırma yapar, başka bir şehire gider ve en sonunda da eski aldığı maaşın neredeyse iki katı kadar para alabileceği boş bir yargıçlık kontenjanı bulur. Tanıdığı insanların da vasıtasıyla burada çalışmaya başlar. Evini oraya taşır. Ama orada da lüks denebilecek bir yaşama başladığı için yine zorluklar çeker. Başlarda bu olay karısıyla arasını biraz düzeltse de sonraları yine karısıyla şiddetli tartışmlar yaşar. Bu arada çocuklarının çoğu ölür. Tek bir çocuğu kalır. Derken adam karnında  giderek ağırlaşan bir acı hisseder. Başlarda doktora gitmese de sonraları bu acı onun günlük hayatını etkileyip etrafındaki insanlara sert davranmasına sebep olup böyle davranmaya başladığında karısının da isteğiyle doktora gider. Derken başka bir doktor, başka bir doktor. Ama her geçen gün ağrısı artmaktadır. En sonunda da dayanılmaz hale gelmektedir. Doktorlar ancak acısını morfin ve afyonla uyuşturabilmektedir. Hastalığı öyle bir dereceye varır ki yatalak olur. Ama kendisi görmektedir ki etrafındaki insanlar onun bu halini düşünmemekte, kimse ona acımamaktatır. Bu durumda adam kendini çok yalnız hissetmektedir. Bu durumda ölümünün yakın olduğunu bilen İvan, ölüm üzerine derin düşüncelere dalar. Ölümden çok korkar. Kendisi hayatı boyunca her şeyi olması gerektiği gibi yapmış olmasına rağmen böyle acıları neden çektiğini anlayamaz. Geriye dönüpte hayatını sorgular. Bugüne neler yaşadığını neler yaşamış olması gerektiğini düşünür. Ancak görür ki bugüne kadar yaşam adına verilmesi gereken değeri vermemiştir. Geride kalan hep gereksiz ve boş anılardır. Özlediği tek anılar çocukluğunda var olanlardır. O böyle düşünceler içindeyken kızı da nişanlanır. Bu durumda adam diğer insanlara karşı öfke ve kin içerisindedir. Ölüm düşüncesini kabullenememekte, geride kalan yaşamında yaşam adına anlamsız şeyler yapmış olduğunu düşünmekte ve böyle bir durumdayken ölür.
KORNEY VASİLYEV
Korney Vasilyev çalışmak için köyden uzak yerlerde mal alım satım yapan hali vakti yerinde bir adamdır. Kendi evinde karısı biri kız iki çocuğu, sağır bir yeğeni ve bir da yanaşma vardır. Adamın çocukları olmadan önce başka bir kadınla eviydi. Kadın sıska ve zayıftı ve kendisine çocuk veremedi ve sonra öldü. Dul kalan adam başka bir köyden dul bir kadının genç ve güzel kızıyla evlenir(Marfa) ve Fedak ve Agaşka denen iki çocuğu olur. Adam günün birinde iflas etmekte olan bir köy ağasının korusunu satın alıp daha da zengin olmayı düşünmektedir. Bu işi yapmadan önce köyüne uğrar. Tren istasyonunda köye yolcu götürüp getiren Kuzmayla karşılaşır. Kuzma onun köye götürecektir. Yolda bir hana uğrayıp içki içerler. Kuzma sarhoş olur. Sarhoş olduktan sonra adamın karısının eski sevgilisini yanaşma olarak eve aldığınnı ve kendisiyle yaşamaya başladığını söyler. Adam eve gelir ve bir ara karısı ve bu adamın gizli konuştuklarını düşünür. Daha sonra karısına bununla ilgili soru sorar.Kadın her ne kadar inkar da etse adam üsteler ve en sonunda dayanamayıp kadını döver o sırada kadının elinde bulunan iki yaşındaki kız çocuğunu bir tarafa fırlatır. Bu arada kadın olanları itiraf eder ve Agaşkanın da kendisinden olmadığını söyler. Bunun üzerine adam orayı terkeder ve bir daha oralarda gözükmez. Bu olaydan sonra adam kendini içkiye verir, almak istediği koruyu alamaz ve tüm işleri kötüye gider. Adam tüm bunlardan da karısını suçlar. Derken adam elindeki avucundaki her şeyi yitirir. Kimi yerde kahya olarak çalışır kimi yerde başka işlere girişir ama çoğunukla sarhoşluktan hiçbir iş beceremez en sonunda da dilenci oluverir. En sonunda aradan yıllar geçtikten sonra adam köyüne gider. Yol üzerinde koyunları otlatan genç bir kız görür. Kız nazikçe onu evine davet eder. Adam kadının tarif ettiği eve gider. Bu kız Agaşkadır. Adam bunu sonradan anlar. Agaşka zengin bir kocayla evlenmiştir. Ve şimdi 19 yaşındadır. Adam geceyi orada geçirir, sonraki gün eski evine gider. Orada oğlu Fedka, eski karısı Marfa’yı ve yeğenini görür. Marfa dışında herkes onu dilenci sanmıştır ve ona sadaka vermiştir. Marfa ise onu tanımıştır. Buna rağmen hiç oralı olmamıştır. Ancak adam gözyaşları içerisinde oradan ayrıldıktan sonra pişmam olur ve aadamı arar. Adam Agaşkanın evine gelmiştir ve orada askerlik tezkeresini kıza uzatarak kim olduğunu ortaya çıkaracaktır. Derken adam orada ölüverir. Sonraki gün kadın oraya gider ama işi işten geçmiştir.

Tolstoy-Yeniyetmelik


Anneleri öldükten sonra çocuklar, kızlar da dahil olmak üzere Moskova’ya, büyükannelerinin yanına taşınırlar. Hayatları artık burada geçecektir. Kendileri büyükanneleri için annelerini hatırlatan bir andaç haline gelmiştir. Ergenlik dönemine girmekte olan Nikolenka için kadın türü doğal yollardan ilgisini çeker hale gelmiştir. Katinka, hizmetçi Maşa, diğer hizmetçi kızlar. Bu arada üzerine bir hırçınlık gelmekler beraber, üzerine bir asabiyet çökmüştür. Bu arada büyük annesi daha iyi bir eğitim için Karl İvanovici gönderip yerine başka birini getirtmeyi düşünmektedir. Karl İvanoviç bu duruma çok üzülür, onlardan ayrılır ve ayrılmadan önce hikayesini Nikolenka’ya anlatır. Karl ivanoviç’in annesi Kont …..’in dairesinde kiracıdır. Meşru olmayan bir ilişkileri olur. Evlendikten altı hafta sonra da İvanoviç doğar. Babası bu duruma çok kızar. Bu durumdan dolayı Karl’ı hiç sevmez. Her durumda kendisini kötüler, ona kötü davranırdı. 14 yaşına geldiğinde onu bir kunduracıya verir. Kunduracıda bayağı bir çalışmadan sonra bir gün savaş için kura çekilir ve kurada Karlın kardeşi Johann çıkar. Babası bu duruma çok üzülür. Bunun üzerine Karl onun yerine gidebileceğini söyler ve askere yollanır. Savaştan sonra İvanoviç yalnız ve kimsesiz kalır. Subayın biri onu yanına alır. Beraberce yaşamaya başlarlar. Ama adamın karısı İvanoviçe aşık olur ve kendisinden farklı beklentilerin olur. Bunun üzerine adam oradan ayrılır. Böylece İvanoviç ayrılır ve onun yerine St Jerome gelir. Nikolanke yeniyetmelik dönemine de girdiği için huysuz biri olur, derslerine çalışmaz, haşarılıklara başlar. -Katenka-nın doğum gününde doğum günü partisi verirlir. Bu arada Nikolenka ve abisi dersttedir. Ders bitmeden Nikolenka dersten çıkar. Hizmetçi kızların odasını gözlemler. Mimiye yakalanır. Babası ona anahtarları verir o ise babasının gizli sandığına girmeye çalışır derken anahtar oranın içerisinde kırılır. Tüm bu yaşananlardan sonra ona ceza verirler. 2-3 gün bir yere kapatılır. Daha sonra büyükannesinin yanına getirtilir ve özür dilenmesi istenir ama o St Jerome’ye içerlenmiştir. Ve özür dilemek istemez. Büyük annesi bu duruma çok üzülür. Bu arada abisi üniversiteyi kazanmış ve üniversiteye başlamıştır. Abisinin arkadaşları eve gelmektedir. Nehludov ve Dubkov yakın arkadaşlarıdır. Bu arada büyük annesi hastalanır ve gün geçtikçe durumu daha kötü olur ve en sonunda ölür. Tüm mirasını da Lüboçka ‘ya bırakır ve Lübokça evlenene kadar da onun vekili olarak kendisinin bir dostu olan Prens İvanoviçi seçer. Kadınlar Nikolenkanın ilgisini artık çok çekmektedir, onları gözlemlemektedir.  Kendisi ayrımında da olmadan abisinin ve arkadaşlarının sevgili ilişkilerine kulak kabartır. Katenka ve abisi arasında da özel bir ilişki olduğunu sezer. Derken abisinin arkadaşlarından Nehludov ile samimi olmaya başlarlar. Beraber bir şeyler yapmaya başlarlar. En sonunda da yaşanan olumsuz bir durumdan sonra da bundan sonra birbirlerine her şeylerini anlatma kararlarını alırlar.

Tristan Ve İseut


Kral Marc düşmanlarıyla savaşırken, kral Rivalen ona canla başla yardım eder ve düşmanları yener. Bunun üzerine kral Marc kızkardeşi Blanchefluer’i Kral Rivalen’le evlendirir. Kral Rivalen kendi ülkesinde baskına uğrar, öldürülür. Blanchefluer’de ölür. Bunların çocukları Tristan kral ve kraliçenin en yakın adamı Rohalt’a emanet edilir. Rohalt bu çocuğa en iyi eğitimi verir. Her türlü şeyi verir. Özel öğretmenler tutar. Çocuk her alanda çok yetenekli, güçlü ve tuttuğunu koparabilen biri olmuştur. Üstelik de çok zekidir. Bu çocuk 7 yaşındayken korsanlar tarafından kaçırılır. Ancak korsanların elinden kaçar. Kral marc’ın ülkesine gelir. Orada bilgi ve yetenekleriyle çok tanınan biri haline gelmiştir. Ünü Kral Marc’a kadar gelir. Kral Marc onu yanında alıkoyar. Rohalt o ülkeye gelir ve Kral Marcın onun dayısı olduğunu itiraf eder. Tristan yetenekleri ve zekası sayesinde babasının topraklarını işgal eden kişileri bulur, halkı ayaklandırır ve babasının ülkesini geri alır ama onu Rohalta teslim eder. Dayısının topraklarından vergi almak isteyen başka bir krallıktaki şövalyenin düellodan zaferle çıkması durumunda vergileri almayacağı önerisini kabul ederek onu yener ve dayısını kurtarır. Dayısı onu o kadar çok sever ki özellikle etrafındaki dört baron onu çok kıskanıp ona iftiralar atar. Onun dayısının yerine geçmeyi planladığını iddia ederler. Dayısı ise başka varis bırakmayıp onu kral yapmak için evlenmez. (altın saç). Bunun üzerine Tristan altın saçlı kızın, dayısıyla evlenmeye yeterli derecede bulduğu kızı bulmaya gider. O ülkede insan yemekle beslenen bir canavar vardır. Kral kendisini bu canavardan kurtaracak kişiye güzeller güzeli İseut’u vereceğini söyler. Tristan canavarı öldürür, kızı almaya hak kazanır. Ama onu kendisi için değil dayısı için dayısının ülkesine götürecektir.(kızın onu kurtarması). İseut ise aşık olmadığı biriyle evlenmek istemez. Bu yüzden annesi onun hizmetçisine büyülü bir iksir verir. Bu iksiri beraber içen sonsuza kadar birbiine aşık olacaktır. Bu içkiyi Tristan ve İseut yanlışlıkla beraber içerler. Ve birbirlerine karşı sonsuz bir istek duymaya başlarlar. Dayısının yanındayken sürekli gizlice buluşurlar. Çoğu kez baronlar kralı bu yönden uyarır. Ancak kral yeğenine güvenir. Ama en sonda olanlar açığa çıkar. Kral her ikisini de yaktırmak ister. Tristan yine bunun bir yolunu bulup, İseut’u da kurtarıp ormanda gizlice yaşamaya başlar. Aradan uzun zaman geçtikten sonra artık ormanda yaşayamayıp İseutu ona teslim etmeye karar verir. Kendisi de başka bir ülkeye gider orada İseut adında başka bir kadınla evlenir. Ama sarışın İseutu özler. Yine onun yanına gelir. Ancak bu sefer sevgisinden şüphe eder. Üstelik onu görbilmek için soytarı kılığına girmiştir. En sonunda da diğer ülkedeyken ölmek üzerekyken yine İseutu görmek ister. türlü zorluklara rağmen İseut oraya gelir. Ama karısı İseut kıskançlığından ve öç almak istediğinden geminin kara yelkenle geldğini söyler. Bunun üzerine adam ölür ve İseut gelir onun ölü halini gören İseutda ölür. Dayısı ikisinin mezarı nı yanyana yaptırır. Tristanın mezarından bir böğürtlen dalı diğer mezara doğru kavuşur durur.

Unamuno-Tula Teyze


                Rosa,Ramiroyla evlenmek istemektedir. Rosa’nın Gertrudis adında bir kızkardeşi bulunmaktadır. Ama Ramiro Gertrudis’i gördüğünden beri ona aşık olur yine de Rosa’yla evlenir. Gertrudis öyle biridir ki çok özverili ,çok fedakârdır. Rosanın çocukları olduğunda dahi onların bakımını ve ilgisini ondan daha çok üstlenir. Gertrudis annelerinden daha çok onlara anne olur. Günün birinde Rosa hastalanır ve ölür. Geride bir sürü çocuk bırakır. Gertrudis onların bakımını her zamanki gibi sürdürür. Ramiro onunla evlenmek istemektedir ama Gertrudis bunun doğru bişey olmadığını düşünmektedir.  Rahip dahi onu onunla evlenmeye ikna etmeye çalışmaktadır. Bunun üzerine Ramiro başka bir kadınla evlenmektedir. Ondan da çocuk sahibi olur ve onların bakımını dahi Gertrudis üstlenmektedir. Ve o en sonda ölüp gitti.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu-Yaban


Paşanın oğlu olan bir adam savaştayken kolunun birini kaybeder ve artık işe yaramaz olduğunu düşündüğünden o dönemde yanında olan bir adamın köyüne gider ve orada yaşamaya başlar. Ama bu adam askerlik tutkusuyla yanıp tutuşmaktadır. Kendisi bilinçli biri yurtsever ve vatanın bekasını isteyen biridir. Böylece hep savaş durumlarını yakından takip eder durur. Kendisinin yakındığı şey ise köylülerin vatanın bekası için kayıtsız kalmaları ve hatta kurtuluş savaşında Yunanlıların yapmış olduğu propagandaya kanıp onların kendilerine mutluluk getireceğini düşünmektedir. Bu ise adamı içten içe yer bitirir. Bir de şu vardır ki köylülerin yaban dedikleri bu adam köylülerin yaşamından iğrenmekte ve her birini ayrıca küçük görmektedir. Bu adam dışlanmış denecek bir yaşam sürmekteyken bir yunan birliği köyü basmaktadır. Bu birlik köye çok zarar vermez. Sadece azık alıp bir süre köyde kalmaktadırlar. Köy muhtarı ve ağası onlarla iyi geçinmektedir. Bu birlik köyden ayrılır. Bu arada bu yaban adam o küçümsediği köylülerden biri olan bir kıza âşık olur. Onunla evlenmek dahi istemektedir. Ama kız onu yaban olarak gördüğü için isteksizdir. Üstelik bu yaban artık kaldığı evden çıkar ve tek basına yasamaya baslar. Âşık olduğu kız da onu köye getiren adamın oğludur. Derken köye ikinci yunan birliği gelir.  Ancak bunlar bu sefer köye çok eziyet eder. Bütün mallarını talan eder, evleri yakar yıkar kimisini öldürür. Ve en sonda köyün kızlarını tecavüz etmeye başlar. Bu arada yaban ve aşık olduğu kız oradan kaçarlar ama sonra kız vurulur orada kalır ve ölür yaban ise oradan uzaklaşır nereye gittiği bilinmez.

Eduard Mörike-Stuttgart Cücesi


Seppe adında bir kunduracı işinden ve patronundan pek memnun değildir. Bu yüzden işinden ayrılıp başka bir işe başlamak istemektedir. Ama Seppe ne yapacağını bilememektedir. Kendisi de tam da çalıştığı yerden ve çalışma arkadaşlarından ayrılırken karşısında bir cüce görür. Cüce kendisine yardım edeceğini söyler. Cüce ona bir çörek verir ki bu çörekten ne kadar yersen hemen kendini yeniden tamamlanır. Bu çöreğin bitivermesinin tek sebebi bir kerede yenmesidir. Bir de ona 2 çift pabuç verir. Pabuçlardan bir çifti istediği yere bırakmasını, diğerini de giymesini ister. Bu pabuçların kendisine uğur getireceğini söyler. Tüm bunlara karşılık kendisinden istediği şeyin gideceği yerde yol üstü olan Blau… Gölüne yakın bir yerde bir kurşun kütlesini kendisine getirmek olduğunu söyledi cüce. Seppe böylece yollara düştü. Bu arada bahsi geçen gölün oralarda yaklaşık yüzyıl öncesine kadar pek gizemli olaylar meydana gelmişti. Kocasına çocuk doğuramayan ve gülümsemeyi başaramayan bir su perisi o göle sürgün edilmişti. Çevredeki halk bu kadını görmekte ve çoğunlukla da korkmaktaydı. Özellik de kilise rahipleri bu kadından hoşlanmaz onun yıkım getirdiğini söylerdi. Ama yakınlardaki bir handaki kişiler bu kadını severdi. Kadın onlara ilk göründüğünde kendisine iyi davrandıklarını gördü. Böylece her gün gelmeye devam etti. Öyle ki artık bu su perisi ve han sahipleri artık dost olmuşlardı. Su perisi onlardan çok şey öğreniyordu. Bu arada su perisi onlarla o kadar eğleniyordu ki artık gülümsemeye başlamış ve bu durum devam ediyormuş. Öyle ki en sonda kral kocası bunu öğrenir öğrenmez onu sürgünden alıp evine götürmeye gelmiş.  Bu arada Seppe’nin aradığı kurşun kütlesi bir ahtapot dişi olup onu sol tarafında taşıyana görünmezlik gibi bir özellik verirdi. Bu ahtapot dişi eskiden balık avlamakta olan bir avcının oltasına takılıp sonradan da bir şekilde su perisinin eline geçmişti. Kral su perisini almaya geldiğinde peri han sahiplerine çok büyük hediyeler bıraktı. Öyle ki bu hancıların soylarından gelen kişiler de bile yılın belli günleri ki bu hana uğrayacak olanlar ki -bu günler su perisinin gülümsemeye başladığı günlerdi- kuyunun dibinde belirecek armağanları alacaktı. Seppe ise bu günlerden bir gün oraya gelivermişti. Ancak Seppe ayakkabı çiftlerini giyerken çiftlerin tekini karıştıvermişti. Diğer çift ise dul bir kadının kızı olan bir kızın eline geçmişti. Ayakkabıları giydiklerinde çiftler uyuşmadıkları için her ikisinde de sakarlık baş gösteriyor ve işleri bozuntuya uğruyordu. Bu arada Seppe evlencek dul bir kadın buldu ama bu kadın eski kocalarını zehirlemiş oldukları için oradan da kaçtı bu bahsi geçen hana yakın bir yerde kurşun külçeyi buldu. Böylece cücenin diyarına yol aldı. Eski yerine geldiğinde kontun bir şölen düzenlediğini gördü. Cüceyle karşılaştı ve ona külçeyi verdi. Cüce bunun karşılığını da vereceğini söyledi. Ertesi sabah Seppe uyandığında üzerinde kendisi o derece güzel ve hoş giyimli biri olarak uyanmıştı ki neredeyse hiç kimse onu tanıyamayacaktı. Şölen sırasında cambazlar ip üzerinde gösteri yaparken Seppe de gösteriye katılmak için dayanılmaz bir istek duyuyordu. Derken pabuçları onu hemencecik ipin üstüne götürdü. Hemen karşısına da dulun kızı diğer pabucu almış alan kız geldi ve beraberce herkesin gözü önünde olağanüstü gösteri yaptılar ve daha ip üzerindeyken evlenmek için sözleştiler.

Eduar Mörike-Mozart Prag Yolunda


Mozart eşi ve kendisi Prag’a yola doğru yola çıkmıştır. Ancak yolda başlarına bazı olaylar gelir. Mozart Kont’a ait bir şatoda bir portakal ağacında bir portakal koparıverir. Ancak meyvesini kopardığı ağaç Kontun ailesi için önemli bir simge haline gelmiş ve nesilden nesile bırakılıverilen bir ağaçtır. Bunun üzerine Mozart kontun adamları tarafından alıkonulur. Ta ki şato erbabı kendisini tanıyana kadar. Mozart bu arada o anda kendisini cezbeden şeyin eski bir başına gelen olaydan kaynaklandığını söyler. Mozart daha önce Viyana’dayken sallar içerisindeki bir grup genç erkek ve kadının cilveleşmeleri ve birbirine portakallar atmasını hayal edip kendinden geçmiş ve o ağaçtan portakalı koparmıştır. Bu öykü herkes tarafından kahkahalarla karşılandı. Mozart bu gecede kendini müziğe kaptırıp onlara adeta bir şölen vermiştir. Sonraki gün de tekrardan yollarına devam etmişlerdir. Eserin genelinde Mozart’ın eşiyle olan ilişkisi, birbirlerine olan tavırları ve Mozart’ın kişiliğinden parçalar sunmaktadır.

Genç Wertherin Acıları- Goethe


Kitap Wertherin yazmış olduğu mektuplardan oluşmaktadır. Werther tek başına yaşayan oradan oradaya sürüklenen biridir. Günün birinde nişanlı bir kız olan Lotteye aşık olur ve bu aşkı giderek büyür.  Bu arada kadın evlenir. Ama werther kadından ayrılamaz. Kadında ne yapsa wertherı kendinden ayrılamaz. Adamın kadına tutukluğu kocası Albert dahil herkes tarafından bilinir. İşler öyle bir noktaya gelirki wether artık dayanamz ve intihar eder.